Komplo Teorisi Yatırım Eğrisi
Normalde, söylediğiniz şeyler ortalamadan saptıkça, gelen tepkiler yoğunlaşır. "Menemen soğansız olur" dersem yarı yarıya bölünür insanlar ama "menemen yumurtasız olur" deyince herkes karşı olur. Çoğu zaman oradan anlarsın yanlışını, yani gerçeği araştırarak değil crowdsourcing ile öğrenirsin.
Fakat komplolarda bu ilişki biraz farklı: Giderek daha uçuk iddialar yaptıkça, bir noktadan sonra gelen destek azalmıyor, tersine bir anda artıyor. Yani az saçma bir şey söylersen herkes senle dalga geçer ama çok saçma bir şey söylersen bir grup sana inanır, sana sığınır.
Bunun ilginç bir çeşidi, komplonu yanlışlamaya çalışanların bir kısmının, bunun komplo seviyesini arttırarak yapmaları. Geçen gün olası bir ABD-İngiltere savaşı hakkında saçma bir muhabbete denk gelince aklıma geldi. Bu savaşın çoktan başladığını savunan birileri, klasik Rothschild, Rockefeller, Soros üçlüsüyle hücum yaparken (nasıl savaş çıkarıp zengin olduklarını anlatıyor, 45 yıllık Rockefeller özel kalem müdürlüğü tecrübesine dayanarak), stoperin teki hücumu durduruyor: "Ya saf mısın, bunlar birbiriyle asla savaşamazlar çünkü...çünkü zaten Dünyayı bu ikisi yönetiyor".
Ya Çin? Rusya? Bölgesel güç Kamerun?
Topu kapan stoperi bu sefer karşı defanstaki yarma durduruyor: "Tüm bunlar sizin gibi cahilleri kandırmak için oyunlar, hepsinin arkasında Yahudiler var."
Yine Soros, Rothschild yani?
“Onlar piyon be oğlum, benim dediğim asıl perdenin arkasındaki Yahudiler.”
***
Zaten bu Yahudiler olmasaydı komplo camiası ne yapardı bilemiyorum. 11 Eylül saldırısını önceden haber alıp ticaret kulelerindeki işlerine gitmediklerini duymuşsunuzdur. Hepsi Konsey’in haftalık email bültenine üyeydi.
Bu da yukardaki örneğe benziyor aslında: 11 Eylül’ü Suudilerin yaptığına inanmayan bir grup var, CIA yaptı diyorlar. Sonuçta aynı kahvede osurup osurup ipe dizen adamlar bunlar ama daha sesli osuran, geçici süreliğine daha çok statü kazanıyor. Sonra daha da seçkin bir komplocu grubu çıkıyor, CIA teorisini de saf görüp, Yahudiler diyor.
Biri rest çekiyor, diğeri kumarhaneden borç alıp "restine rest ulan" diye çıtayı yükseltiyor.
***
Benim teorim de şu Hüsnü: İstatistikte ve finansta fat tail distribution diye bir kavram var. Uçlara gittikçe, ihtimalin azaldığı ama sıfıra çok yakınlaşmadığı dağılımlar. Yukardaki grafiklerin orta noktaları, en yüksek ihtimalli sonuca denk geliyor. Bunları tahmin etmenin pek getiri götürüsü yok, çünkü herkes aynı tahminleri yapıyor. Borsadan bir örnek verirsek, Apple’ın bu çeyrekte çok satacak ve kar edecek olma ihtimali yüksekse, bu tahmini herkes yaptığından hisse senedi zaten ona uygun biçimde fiyatlanmış oluyor.
Öte yandan grafikteki açık renkli dağılım bir fat tail dağılımı. Düşük olasılıklı olayların getirisi ve götürüsü, sandığımızdan yüksek oluyor. Böyle bahisler oynarsan, çok ufak paralar koyarak, günün birinde voliyi vurman mümkün.
Bir başka deyişle, menemen muhabbetinin aksine komplolarda, işin doğası gereği belirsizlik hakim olduğu için, millet bunu fait tail modellemeye oturtuyor. Bu hem komployu üreten, hem de onu benimseyen açısından mantıklı.
Üretici, herkesin söylediğini söylerse, arada kaynar. Özellikle bu çağda, her ağızdan bir laf duyulurken, sırf sağduyulu davrandın diye kimse sana bir ödül vermiyor. Piyasada onun da bir yeri var tabii de çoktan kapılmıştır. Ama saçççmasapan bir şeyler söylersen, anında sürüden ayrılmış oluyor ve kendine daha yüksek bir platform buluyorsun (bir haber kanalının sana 30 saniye ayırması gibi).
Finans dünyası diliyle konuşursak: Her ay çok az bir prim ödeyerek, teoride çok yüksek getirisi olabilecek yatırımlara devam ediyorsun. Millet de "bu bir haltlar biliyor olmalı" diye seni ciddiye alıyor, kimse senin kredi notunu düşürmüyor.
Zira tüketici açısından da benzer bir dinamik var: Early adopter karizması. Bu terim yeni malları veya fikirleri ilk deneyenlerin aldıkları risk ile ilgili. Çoğu denemeleri balon çıkıyor ama aradan bir tanesi tutarsa “bunu ben popülerleştirmiştim” diyor, o akım içinde bir statü sahibi oluyorlar. O yüzden saçma iddialara “ya tutarsa” diye yaklaşmaları, aslında kendilerine de bir yatırım.
Bunun üstüne, bir de şansına tahminleri gerçekleşti mi, eyvah ki ne eyvah. 30 sene boyunca "ben demiştim" diyebilirsin. Her hafta her haber kanalına çıkmak gibi orantısız bir ödülünüz olur.
Ama işin asıl dahiyane yanı, tahminlerin tutmadığında da kimsenin senden hesap soramaması. Soramıyor, zira her şeyi yeni bir komployla açıklayabiliyorsun. Komplon büyüdükçe, fat tailin daha da ucuna yatırım yapmış oluyorsun ve sana “yatırım yapmışlar” için olası getirin o oranda büyüyor.
Belki de biz içgüdüsel olarak belirsizliği fat tail olarak görmeye yatkınız. Komplolar tek tek irrasyonel olabilirler ama bu modele göre komploculuk gayet rasyonel bir strateji. Ve rağbette olan şey sadece komploculuk değil, komploculuğun en hası, en şiddetlisi. "Ilımlı komploculuk" kaybettirir, "komple komploculuk" kazandırır.