Altered Carbon: Eğlenceli Bir Hayalkırıklığı
(Spoiler yok gibi)
Gönül isterdi ki "kitabını Rusça orijinalinden okudum" diye konuya gireyim ama herkes gibi ben de Netflix'in bu son bilimkurgu serisini bir çırpıda izledim. Özetle:
- Bütçe olarak Game of Thrones ve Westworld seviyesinde (bölüm başına 8-10 milyon dolar)
- Estetik olarak Blade Runner (yeryüzü) ve Elysium (gökyüzündekiler) karışımı
- Yapı olarak The Expanse ile benzer (neo-noir dedektiflik + büyük bir komplo)
- Sosyal kritik bakımından Battlestar Galactica potansiyeli var (aşırı zenginler ve kalanlar ayrımı açısından güncel)
- Peki bunların toplamı son ürün nasıl? B sınıfı, eğlenceli ama heba edilmiş bir bilimkurgu.
***
Bu potansiyele bu kadar yazık etmeleri insanı üzüyor. O kadar çok ilginç konsept vardı ki halbuki. Örneğin dijital bilinçlerin dünyasında bedenler kıyafet gibi değiştirilebiliyor, fakat devletin cinayet kurbanları için verdiği tazminat, ölenin yaşında ve cinsiyetinde bir beden seçmeye yetmiyor, herkes bulduğuyla yetiniyor. Mesela çocuklarını kaybeden bir çift, o çocuklarının bilincini bir yetişkinin vücudunda geri kazanabiliyorlar ve buna alışmak zorundalar. Bu tip fikirler yeterince işlenmeden, hikayeye teğet geçip gitmişler. Sanki "böyle de cool bir şeyler düşündük" der gibi.
İkincisi, tek tek fikirlerin dışında, büyük sorular da odaklı biçimde işlenmemiş. Westworld örneğin, merkezi bir tema etrafına kurulmuştu (acı ile bilinç ilişkisi). Burada da aşırı zenginlerin resmen birer Tanrı olmaları ve tam da bu yüzden hayatlarının anlamsızlaşması, merkezi bir tema. Ama toplasan 3-5 yüzeysel diyalogdan ileri gitmediler bu konuda. Daha yetenekli bir senaristin elinde mücevher gibi işlenebilirdi bu konu.
Üçüncüsü, bizim fularlıyken premise dediğimiz, hikayenin başlangıç koşulları da gerçekçi değil: Eski bir suçluyu, yüzlerce sene sonra işlenen bir suçu çözmek için "uyandırıyorlar". Düşünsenize, şimdiki bir cinayeti çözmek için 18.yy'dan dedektif getiriyorsunuz. Adam daha olan bitene alışana kadar dava zaman aşımına uğrar. Bu kalıp Demolition Man ve Star Trek'teki Khan hikayesinde de kullanılmıştı. Ama onlardaki açıklama, "uygarlık çok pasifleşti, bu yeni krizle başetmek için geçmişten bir vahşiyi canlandırmamız lazım" idi. Oysa bu dizide bir açıklamayla hiç uğraşmamışlar.
Dördüncüsü, olayların katalizörü olan dedektiflik hikayesi de ilginç değil. The Expanse'in aksine, bizi yavaş yavaş derin bir komploya ve ahlaksal olarak karmaşık karakterlerin dünyasına sokmuyor. Zaten gizemin çözüldüğü sahnede güldüm artık: Sanki eski bir Hercule Poirot bölümü gibi, tüm karakterler toplanmış, sırayla sözü alıp durumu açıklıyorlar ve "kötü adam"ı yargılıyorlar.
***
Tabii, noir hikayelerinde asıl önemli olan şey gizem değil, "hayattan bıkmış antikahramanın, bir kadın yoluyla ruhunu kurtarma ve -çoğu zaman- eskiye dönüş mücadelesi". Neo-noir da bu kalıbı devam ettiriyor: Blade Runner'ın Deckard'ından, The Expanse'teki Miller'a kadar kalıp böyle. Buradaysa formül pek iyi işlememiş. Zira hem esas oğlan, hem de onun dişi pusulası olan Ortega karakteri fazla sığ ve sıkıcılar.
(Ufak spoiler) İşin açıkçası ben kız kardeşten umutluydum. Seyircinin sempatisini toplayabilecek şahane bir femme fatale olabilecekken, düz psikopata bağlanarak harcanmış. Yani aşırı zenginliğin ve ölümsüzlüğün, insanın ruhunu zehirlemesini o karakter üzerinden de işleyememişler.
Koca dünyada, akılda kalıcı tek karakter şair kişilikli yapay zeka Poe, en akılda kalıcı sahne de yapay zeka sendikasındaki muhabbet. Ne yazık ki onlara ayrılan süre de belli.
İyi bir bilimkurgu yapmak çok zor iş hakikaten. Ben bunu eğlenerek izledim ama casting'den diyaloglara (flashbacklerdeki çocukların sahnelerini yazanı dövmek lazım), karakterlerin sığlığından temponun ayarsızlığına, bütçe hariç her bakımdan B sınıfı bir yapım olduğunu hissediyorsunuz. Son senelerde o kadar fazla kaliteli yapım izledim ki iyice şımardım sanırım.
Bence en güzel nokta, hikayenin tek sezona sığmış olması. Açıkta bir şey bırakmamışlar. İkinci sezon olmazsa merakta kalmam.
Burada işlenen bilimkurgu fikirleri hakkında ayrıca bir yazım olacak kesin. Hard sci-fi açısından nasıllar, ben olsam nasıl hayal ederdim, onlar hakkında atıp tutarız biraz. Şimdilikse bir "emeğe saygı" kısmıyla bitireyim:
Esas oğlanın vücudu inanılmaz. Kadınların fedakarlıklarına eyvallah da, bir erkeğin ise şu hale gelmesi kendi genetiğine tamamen ters. Bende de epey karın kası var ama en son 1830'larda görülmüştü, o günden beri haber alınamadı.