Kaç Ülkeye Gittiyseniz Gittiniz

Kaç Ülkeye Gittiyseniz Gittiniz

(Ekşi Sözlük'teki eski bir yazının güncellenmiş hali)

Bir ara saçma bir Facebook uygulaması moda olmuştu, Countries I've Visited isminde. Gittiğin ülkeleri bir Dünya haritası üstünde işaretleyip profiline koyuyordun, kıskananlar da çatlıyordu.

Gaza gelip başlamıştım ben de. İşaretledikçe harita kırmızıya boyanıyor, boyandıkça mutlu oluyordum. Başkalarının talihsizliğini düşünerek mutlu olmayı schadenfreude kelimesi karşılıyor ama acaba onların olası kıskançlığını düşünerek mutlu olmayı anlatan bir kelime var mıdır? Nispet? Onu hissediyordum işte.

Kıskanılanlar, kıskananları hiç kıskanmazlar --Prof. Dr. İbrahim Erkal

***

Tabii herhangi bir mutluluğun yarısı, o mutluluğun bir gün bitecek olmasından duyulan endişeyle heba oluyor. Benim gittiğim ülkeler de tek tek azalıyordu ve haritanın coğu hala boştu. En sonda, kahve için durduğumuz ufacık ülkeleri, hatta Vatikan'ı bile arar hale gelmiştim ("Bunu neden İtalya'nın ortasına koymuşlar, orayı zaten boyamıştık"). Ot bulmak için kanepenin minderlerinin arasındaki kırıntıları avlayan keşler gibiydim. 

Tam bitti derken Rusya'yı unuttuğumu farkettim. Tek çırpıda haritanın üçte biri daha boyandı. Ve nihayet hıyarlığımla yüzyüze geldim: Rusya'da sadece St Petersburg ve Moskova'ya gitmiştim, o da alt tarafı üçer günlüğüne. Sırf buna dayanarak, 11 saat dilimi içeren bir coğrafyayı boyayıp millete gururla göstermeye hazırdım. Bu kadar salak olabilir miydim gerçekten?

***

Kendine Güvenmenin Zorluğu

Evet o kadar salaktım. Hala da o salaklık ara ara baş gösteriyor. Bunu kendimden nefret ederek değil, kendime gülerek söylüyorum. Insanın olgunlaşma serüveni, kendine gülmesiyle başlıyor ve kimseye bir şey kanıtlamak zorunda olmadan yaşamasını öğrenmekle devam ediyor.

Fakat bunu başarmak eskisinden daha zor. Facebook'ta arkadaşlarını sayıyorsun, Youtube'da izlenmeleri, Twitter'da retweetleri. Birbirinin aynısı restoranlarda, otellerde yaptığın check-in'leri sayıyorsun.

Artık ülkeler yetmediğinden, Cities I've Visited adında bir uygulama çıkmış, 5000 tane köy-kasaba işaretleyip paylaşman için. Her adımda saymaya, tecrübelerinin değerini sayarak ölçmeye zorlanıyorsun. Bunların toplamı da kendi hayatının değeri oluyor.

Seyahat denen tecrübeyi, Facebook'ta paylaşılan o haritaların altındaki etkileşimlerle "ölçtüğünüzü" düşünün:

countries.JPG
  • Annen bunu gerçekten beğendi (Anneler teknolojiden etkilenmiyor)
  • 255 kişi bunu beğenirmiş yaptı 
  • 60 kişi çatır çatır çatladı, sinirinden saçını başını yoldu
  • 4 kişi eşiyle "sen beni niye böyle gezdirmiyorsun" kavgası yaptı.
  • İkisi boşanıyor
  • Mehmet Aydın intihar etti <üzgün surat emojisi> <mezar emojisi> <morg'un Google Maps linki>

***

Black Mirror'ın Nosedive bölümü, kısmen, app puanlamanın çığrından çıktığı bir Dünya'da, insanların da puanlanmasının pratik etkileri hakkındaydı (ev kredisi faizini, çocuğunu gönderebileceğin okulları, davet edileceğin düğünleri bile o puan belirliyor). Fakat bir yandan da, tüm bu dış etkenlerin dışında, kendi kendine biçtiğin değerin de ölçüsü oluyor o puan.

O yüzden bu manyak zamanlarda yetişenleri çok yadırgamamak lazım, kaçış yolu yok. Internet öncesini hatırlamıyorsanız, verebileceğim tek tavsiye şu: İstatistiklere her bakışınızı yakaladığınızda, "ceza" olarak şınav çekin, yabancı bir kelime ezberleyin veya birine bir iyilik yapın. Bu kötü alışkanlıklarınız muhtemelen azalmayacak ama 6 ay içinde gayet fit ve kültürlü birer Rahibe Teresa'ya dönüşebilirsiniz en azından.


 

Facebook Skandalı ve Demokrasilerin Geleceği

Facebook Skandalı ve Demokrasilerin Geleceği

Önce Odanızı Toplayın, Dünya'yı Sonra Düzeltirsiniz

Önce Odanızı Toplayın, Dünya'yı Sonra Düzeltirsiniz