Cemaat ve Oyun Teorisi

Cemaat ve Oyun Teorisi

 

"Power is power"

Kurumlar para gibidirler, inançla değerlenirler. Bir kağıt parçasının değeri olduğuna yeteri kadar insan inandığı için, o kağıtla gidip öküz bile alıyoruz. Kurumların gücüne ve ilkelerine de yeteri kadar insan inanırsa, muassır medeniyetler seviyesine bile ulaşırsın.

Kağıt parçalarının değerine olan inanç azalmadı ama kurumlara olan inanç azalmakta, çünkü güç dengesi bozulunca, “gerçek güc”ün, o kurumların sembolize ettiği prensiplerden daha geçerli olduğu belli oldu. Eski ozanlardan Cersei demisti: Power is power (alternatif ozlu soz: life is life )

***

Bir kesimin ise kurumlara olan güveni, tek bir kişiye olan güvenoyundan ibaret, ki bu güvensizlikten de kötü bir durum. Devletin temellerinin uzun vadede sağlamlığı halkın umrunda değilse, kurumsal çürüklüğü kanıksamışlarsa, ve kimlik siyaseti üzerinden kazandıkları zaferlerin sarhoşluğunu doyasıya yaşamak istiyorlarsa, devir Cersei'lerin devri oluyor. Power is power.

Barselona sampiyon olunca, 5000 km öteden, kendi başarısıymış gibi çılgına dönüp, arkadaşına "koyduk muaaa?" diyenler buna bir ornek. Ama siyasi versiyonu daha da kuvvetli: O "koyduk mu"nun altını sınıfsal dinamikler dolduruyor.

"Torba yasa mı? Geoffrey bile bunu yapmaz"

"Torba yasa mı? Geoffrey bile bunu yapmaz"

Orman kanunundan hallice olan bu durumda, daha fazla torba yasalar dan korunmanin tek yolu, güç dengesinin saglanmasi.  Bir sürü Cersei'nin sarayda fink atmasından daha kötü tek şey, sarayın tek bir Cersei'ye kalması olmalı. Bu nedenle aklım, Cemaat’in biraz daha dayanmasını destekliyor. Normal sartlar altında, onların fanatizmi, AKP oligarşisinin ilkesiz fırsatçılığından daha tehlikeli ama güç dengesi fazlasıyla bozulmus vaziyette. En azindan bu intikam süreci uzarsa, oligarşi içindeki çatlak sesler artabilir. Dava adamlarından ziyade fırsatçı çakalların çoğunluğunu oluşturduğu her hareket, bir tane kırılma noktasına bakar ve her şey çorap söküğü gibi gelir.

Aklım bunları düşünüyor ama hormonlarım beter olun diyor. Cemaatin, güç elindeyken neler yaptığı herkesin malumu. Şu anda yerdelerken, utanmadan haktan hukuktan erdemlerden bahsederlerken, insanın içinden düşeni tekmelemek geliyor.

***

Bu intikam duygusunun, özellikle de rasyonel çıkarlarımıza ters düşen intikamların kökeni eskilere uzanıyor. Evrimsel açıdan, sosyal canlılar için mantıklı bir özellik. Ilk alışverişimizde beni kazıklarsan, ikinci kez karşılaştığımızda sırf seni cezalandırmak uğruna, karlı bir alışverişten bile feragat ederim. Yani seni cezalandırmak için kendimi de cezalandırırım. Birey olarak zarar görsem bile, kazıkçıları dışladığımız için, grup açısından bakarsak uzun vadede daha uyumlu oluyoruz.

Bu, insanlar ve başka primatlar ile yapılan birçok oyun teorisi deneyiyle ispatlanmış genel bir eğilim. İyi niyetle baslayan ve kötü niyeti cezalandırmaya çalışan, karşı taraf pişman olunca da onu affeden tit-for-tat -veya diger adiyla “altin kural”- stratejileri optimum sonuclar uretiyorlar:

Buradaki kilit nokta, ilişkilerimizin sürekli oluşu. “Oyun” tekrarlanacak, attığımız kazıklar hatırlanacak. Eğer grup içinde yaşamayan yalnız avcılar olsaydık, mesela bir kaplan olsaydık, o zaman bencil ve çıkarcı stratejiler daha mantıklı olurdu. Bize zarar verecek durumlarda kesinlikle intikam almaya girişmezdik, kafamızın içindeki "beter olsun" sesleri bu kadar derinlerden gelmezdi.

Daha ilginci, adalet duygumuz da gelismezdi. Zira buradaki intikam isteğinin kökeniyle adaletin kökeni ayni. Haksızlığa karşı duran, kendi çıkarı pahasına tepki gösteren maymunlar dahi bunun farkında.

***

Fakat cemaat örneğindeki "beter olun" çağrısında, intikam/adalet duygusu tek faktör degil. Diger bir etki acziyet: Cemaati yere düşüren kabadayı, aynı anda başka herkesi de tekmeliyor. Ama elin kolun ona yetişemiyor. Yetişemedikce daha da hırsla vurmak istiyor insan elinin yetişebildiğine. Yetmez ama evet'çilere yıllar geçtikçe artan kini besleyen de bu etki. Kısacası:

Intikam isteği + Acziyetin dogurdugu kompleks > Çıkarcı strateji

Sosyal gruplarımızı yüzbinlerce sene hayatta tutan bu formül yüzünden, birbirimizi tekmeleye tekmeleye "ölecegiz". Evrimin bize attığı ve asla cezasını kesemeyeceğimiz son bir kazık. Ne sairane!

Kobane ve Ferguson Olayları: “Yiyin Birbirinizi”

Kobane ve Ferguson Olayları: “Yiyin Birbirinizi”

Amerikalı Hakimden Demokrasi, Türk Hakimden Hayat Dersi

Amerikalı Hakimden Demokrasi, Türk Hakimden Hayat Dersi