"Lucy": Hayalgücü ile safsatanın bilimkurgu üstündeki mücadelesi

"Lucy": Hayalgücü ile safsatanın bilimkurgu üstündeki mücadelesi

Cogu kisi Limitless ile karsilastirsa da (o da beynimizin %x'ini kullaniyoruz mitini temel almisti) daha ziyade Her ile benzerlik gosteriyor ve iki filmin de gerisinde.

Simdi her bilimkurgu elestirisinde elzem olan bir giris var, papaganim onu yazarken ben biraz hava almaya cikiyorum:

 

Bilimkurgu filmlerinin bilim kismi hakkinda dusunmek, kurgudan zevk almamak demek degil. 

Biz papaganlar bu tip tecrubelerden (film, sergi, muzik, vs) asgari bir haz aliyoruz zaten. Yani su yukardaki resme bakar bakmaz bile bir haz aliyorum. Ote yandan, bu tepkisel/anlik hazzin ustune, daha dusunsel baska hazlar da almak mumkun. Bu hazzi kendi basina yasamayi gectim, "hazir yapilmisi" onlerine geldiginde dahi onu tecrube etmeyi reddedenler, bir savunma mekanizmasi olarak ironik bicimde digerlerini bir cesit düşünsel sığlıkla sucluyorlar (fazla didaktik/yuzeysel/mekanik olmakla). Halbuki asil hayalgucu burada devreye giriyor zaten. Cogu zaman bilimsel yaklasimli elestirilerin nihai amaci filmi yermektense,  o bahaneyle bu ilginc konular ustunde, o konularin hakkini vererek kafa patlatabilmek. 



Tamam geldim. Lucy ozelinde, hazzin otesinde isin bir de pratik yarar tarafi var. Film senaryolarina akademik makale muamelesi yapilmamali, zira iyi bir hikaye anlatabilmek icin esneklik gostermek gerek. Ama bazi kaliplasmis bazi safsatalari oldugu gibi raftan alip seyircinin onune sunmak resmen topluma kotuluk.


Neden?


Bunu anlamak icin soyle 1800lere, Ingilterede maden kazalarinin populer oldugu doneme bir geri gidelim: Beynin sadece %10'unun kullanildigi safsatasi 19.yy'dan kalma. Yani 10 sene once cikmis olsa, "tamam bu fikrin etinden sutunden faydalanin, emim kurutun son dolarina kadar" dersin ama bu ne? Lehine hicbir kanit olmayan, aleyhine dag gibi kanit olan bir iddianin, sadece insanlari hosnut ediyor diye bunca sene ayakta kalma...dur, ezan okunuyor, bitince devam edecegim...


...ve bu %10 meselesi filmin posterlere basilmis resmi slogani. Bu suna benziyor: Insan dogasi ve vahset konulu bir film cekiyorum, ve filmin slogani:

 

"Yemek haricinde olduren tek tur insandir"


E degil tabii. Bu dogrudan, insanin kendi dogasina bakisini yanlis yonde etkiliyor olurdu. Ve baska hayvanlarin da, yemek haricinde baska turleri ve hatta kendi turlerini oldurmeleri, heyecan verici ve hayalgucunu arttiran bir bilgi. Neden bundan mahrum olalim?


%10 mitinin zarari da kendi dogamiza bakisimizi kotu yonde etkilemesinden kaynaklaniyor: 2012'deki bir ankete gore, Ingiltere ve Hollanda'daki ogretmenlerin neredeyse yarisi bu safsataya inaniyor. Buna inanan biri, bircok basarili insanin basarisini calismayla degil, beyinlerinin daha fazlasini kullanmalariyla aciklamaya meyilli olacaktir. Nitekim 100 seneyi askin suredir olmeyen bu zombi mitin bir turevi de, Einstein'a yalandan bir alinti atfetmis:

 

"Ben beynimin yuzde 10'unundan fazlasini kullanabildigim icin bu kadar basarili oldum".  -K.Ataturk


Buna inanan bir cocuk, o kadar zeki olmadigini kavradigi an, calismayi veya kendini gelistirmeyi de birakacak, nasilsa digerleriyle rekabet edemeyecek. Ogretmenler ise baslarda zorluk ceken cocuklarin ustune fazla dusmeyecekler veya onlari kolay islere yoneltecekler, bir kisirdonguye sokacaklar.


Muhtemelen bunlarin hicbirini bilincli yapmaz insanlar ama zaten genelde davranislarimiz/tercihlerimiz biz farkinda olmadan sekilleniyor, sonra biz kendimizi kandiriyoruz onlari rasyonalize ederek.


Bununla paralel olarak, bu dusunce ayni zamanda gizliden gizliye hakedilmemis bir ustunluk hissi de veriyor insanlara: "Aslinda potansiyelim cok buyuk". "Bizim oglan cok zeki ama calismiyor" gibi bir avuntu. (ilintili konu: Downing effect) Potansiyel bir miktar genetigine, buyuk bir miktar da hayatinda yaptigin secimlere bagli. Sadece dogmus olmakla ve o beyne sahip olmakla kimse bir payeyi haketmis olmuyor. Bu yuzden bu tip dusunce kaliplarinin yerlesmesine bu kadar bodoslamasina katkida bulunan eserleri once asmak, sonra yargilamak lazim.

 



Beni ayrica rahatsiz eden bir tarafi da, insanlarin mantiklarini kullanmadan bu tip seyleri hazir bilgi olarak kabul edip tembellesmeleri. Yani bu %10 hususundan suphe duymak icin akademik literature de hakim olmaya gerek yok (ki o ogretmenlerin boyle bir yukumlulugu var). Sadece mantik yurutulebilir. Mesela:
 

  • Eger beynimizde yer fazlasi varsa, niye bu kadar buyumus ve kafatasinin icine sigabilmek icin kivrimlasmis?
  • Niye vucut enerjisinin, buyuklugune gore bu kadar oransiz bir kismini harcayan bir organ bu kadar verimsiz olsun?
  • Kalori ihtiyacini karsilamanin o kadar kritik oldugu milyonlarca yillik evrim sureci boyunca boyle bir tasarimin bugunlere ulasmasinin olasiligi nedir?
  • Madem bu kadar az kismini kullaniyoruz, niye ufak bir kismi etkileyen kazalarda ve hastaliklarda dahi istisnasiz bir etki gozlemliyoruz.


Bunlari sorabilmek de hayalgucunu tetikliyor ve ogretmenlerin en az yarisinin bundan mahrum olmalari, gelecek nesiller icin pek iyi bir haber degil (idiocracy)



Daha masum sacmaliklara gelirsek, filmdeki Morgan Freeman karakteri, sektirmeden her sahnesinde bir safsata yumurtluyor. Ben o replikleri soylemek zorunda birakilsam vicdani ret hakkimi kullanirdim. Hele boyle, hikayenin ilerlemesi icin gerekli olmayan sacmaliklara karsi daha da acimasiz olmak lazim:

  • Yunuslar insanlara kiyasla beyinlerinin iki katini kullanmiyorlar. 
  • Beyinlerinin buyuk olusu zekaya isaret etmiyor (sonar icin kullaniyorlar cogunu). 
  • Ve beni sesli bicimde inleten kisim: echolocation/sonar yapabilmesinin zeka ile ne alakasi var? Yarasa da yapiyor aynisini. Yilanlarda da "isi gorusu" var (dilleriyle havadaki ufak degisimleri algiliyorlar).

 

Daha ilginc limanlara acilalim:

  • Eger gercekten de ilacin yaptigi gibi beyindeki hucre bolunmesini tetiklersek ne olur? Yapilmisi var: kanser.
  • Eger beyindeki noron ateslemelerini arttirirsak ne olur? Yapilmisi var: sara krizi.
  • Eger beyindeki noron baglantilarini arttirirsak ne olur? Yapilmisi var: bebek.


(Bebekler aslinda yetiskinlere gore cok daha fazla baglantiyla doguyorlar fakat organik bir bilgisayar gibi, bu devrelerin ise yaramayanlari zamanla cope atiliyor cunku yukarda da dedigimiz gibi, evrim verimliligi arttirmak demek ve sinapslar kalori harcayan seyler. rolantide de epey benzin yakiyorlar)

 

  • Peki eger kansersiz, sarasiz, bebeksiz bicimde beyindeki hucre, baglanti sayisi ve tetikleme frekansini arttirirsak ne olur? Valla bilmiyorum (biliyorum da cevabini blogun parali versiyonuna koydum) ama bilinen tum fizik kanunlarini cigneyerek tavanlara tirmanmak, fiziksel guc kazanmak, elektronik aletlerin icine girebilmek filan olmasa gerek. Beyin dokusunun yogunlugu ve karmasikligi ile ayak tirnaginin yogunlugu arasinda, yercekimi kanunlari veya elektromanyetik dalgalar acisindan pek bir fark olmuyor.



Kismen bu yuzden Limitless'in "beynin yuzde x'ini kullaniyoruz" onkabulu insanlari o kadar rahatsiz etmedi. Masallardaki gibi "ve sonra sihirli degneyini sallayinca cikan ates topu ejderhayi yuttu" tadinda giderek rastgelelesen ogeler kullanilacaksa, bunlar hikayenin merkezinde olmamali (X-Men buraya cuk oturan bir ornek, iyi hikayelerinin merkezinde kisisel catismalar var)


Hayır senaryoyu okumadan kabul etmiştim...Bu arada su anda üledeki en eski ahizeyi kullanıyor olabilirim

Hayır senaryoyu okumadan kabul etmiştim...Bu arada su anda üledeki en eski ahizeyi kullanıyor olabilirim



Madem bu kadar yol teptik, bilim kisminin yaninda hikayenin islenisi hakkinda da biraz atip tutalim:


Ilk kisimlari surukleyici olsa da, Lucy guclerini kazandiktan sonraki dovus sahneleri, Wolverine'in kahveye dalip annesine kufredenlerle kavga etmesine benziyor: manasiz.


Lucy'nin farklilasmasinin gosterilme yolunun dovus ardina dovus olarak secilmesi zaten kotu, kendini patlamis misirlik bir aksiyon filminin otesinde goren bir senaryo icin. Ustune, o kadar dengesiz ki taraflar, o sahnelerin bir heyecani kalmiyor. Belki bir sahne cekilir bu sekilde, karakterin empatisini/insanligini kaybettigini vurgulamak icin, ama sonrasi gereksiz.


Bunu iyi yapmanin yollari var: Mesela Watchmen cizgiromaninda Dr Manhattan, Ozymandias ile dalastiginda bir gerilim vardi o kadar buyuk dengesizlige ragmen. Akabinde Rorschachla itistiginde melankolik bir hava vardi. Ne olacagini merak ediyorsun, ne olacagini bile bile. Iyi hikaye anlatimi cok farkediyor.


Zaten Dr Manhattan kiyasini sadece o aksiyon sahneleriyle kisitli tutmak ayip olur, kendisi aslinda Lucy'nin %10000000'luk ve mavi versiyonu. O seviyedeki bir canlinin insanlarla olan iliskisi, islemesi zor bir konu ama iyi kotarilmisti. Lucy'nin ise, vahdeti vücud farkindaligina varmasinin sonucunda, hala evrimsel atasi Lucy'nin (primat olan) parametreleriyle hareket edip "hayatin amaci bilgi edinmek, bilginin amaci aktarilmaktir" sonucuna varmasi bana bir garip geldi. Anlatim olarak ilgincti o ikisini baglamalari ama fikir olarak pek begenmedim ve usb hakkaten absurd bir sembol olarak buna tuz biber ekti. (Interstellar'daki dovus sahnesi gibi, film icin cok da muhim olmayan ama bir anda o icine girdigin havayi mahveden absurdlukte bir sahneydi bu). Her deki "herseyi ogrendim ve nasil olsa anlamayacaksin, ben gidiyorum" sonucu daha gercekci, huzunlu ve ilgincti bana gore.


Primat Lucy'nin temsil ettigi eski bilginin (DNA) amaci aktarilmak, fakat onun milyonlarca kati buyuklukte olan modern bilginin boyle bir amaci yok. Ben bu yaziyi yazmasam da edindigim bilgileri edinecektim ve onlar bana haz vereceklerdi. Dahasi, bilgi aktarilacaksa da alabilene aktarilir; Vahdeti Vücud Lucy'nin acisindan, evrenin bilgilerini zipleyip insanlara vermek ile karincalara vermek arasinda bir fark olmasa gerek. Onun yerine hikaye burada, primat Lucy ile olan baglantiyi, bizim Lucy'e evrimin bir sonraki asamasi muamelesi yapmak icin kullansaydi (yani Lucy bilgileri insanlara vermek yerine, kendi seviyesinde bilincler yaratsaydi) bilginin bu sekilde paylasilmis olmasi daha guzelce vurgulanmis olurdu.

Foton Kuşagı: Kimse aptallığımızın sınırını test etmeye kalkmasın

Foton Kuşagı: Kimse aptallığımızın sınırını test etmeye kalkmasın

Bankalar nasıl para kazanır? (Doğru cevap Zeitgeist değil)

Bankalar nasıl para kazanır? (Doğru cevap Zeitgeist değil)