"Kaşının üstünde gözün var, başını eğ sıkıyönetim var" paketi

"Kaşının üstünde gözün var, başını eğ sıkıyönetim var" paketi

İnternetin yarari örgütlemektir, mücadelenin kendisi ise örgütlenmis insanlar tarafından sokakta verilir. Yoksa bu iş basın açıklamalarıyla, sermaye sahiplerinin kapalı kapılar ardında anlasmalariyla veya mahkeme salonlarinda cozulemez, bizim gibi 1. dunya ulkesi taklidi yapan 3. dünya ülkelerinde.

İnterneti zaten sansürlü, mahkemelerinde tiyatro oynanan, sermaye sahiplerinin zaten hükümete göbekten baglanmıs bir ülkede, bu paketin doğrudan "sokağı" (her anlamıyla) hedef alması, o yüzden sürpriz degil.

İçerik o kadar fena ki,  "molotof atan anarşiste karsı güvenlik" masalından o kadar uzak ki, insanın mahremine ve güvenliğine o kadar doğrudan tecavüz ediyor ki, bu iceriği bildiği halde destek olanlar, uzlaşılacak siyasi rakipten ziyade dahili bedhahtır. 

Mesele bir siyasi/ideolojik farklılık meselesini çoktandir aşmışken, sabırlar tekrar tekrar dolup taşmışken, bıçak dayandığı kemiği delip geçmişken,  "buraya kadar geldi" derken parmak ucuna cıkmak bile artık yetmiyorken, bu pakete şiddetle ve şiddet ile karşı çıkmak meşru mudaafadir.


Ama meşruiyet başka, yapılması gereken şey başka...

Dört bir yanı çürük Türkiye'nin, böyle kanunlarla kuşanmış bir otoriteye karsı mucadelede yapılacak fedakarlıklara değecegine inanmıyorum.

Bu korkaklık da olabilir, akılcılık da, herkes kendi kantarına göre tartar. Şahsen o kadar umutsuzum ki, Türk vatandaşlığından çıkmak gercek bir seçenek oldu ilk defa (zaten Türkiye'ye yerlesmek, is kurmak, Türkiye'den ev veya kız almak gibi manyakça düşünceleri kademeli olarak bırakmıştım). Çifte vatandaş olsanız bile, ülke içindeyken T.C. vatandaşı sıfatınız öncelikli oluyor ve bu faşizme herkes gibi meze oluyorsunuz. 

Kendi ülkemde, polisten sığınmak için yabancı elçiliklerden medet ummak, daha güvende dolanabilmek icin türk vatandaşlığından feragat etmek gerekiyor. Amerikan, İngiliz filan da degil, Bulgar pasaportuyla, Suudi pasaportuyla dolanmak daha güvenli. Iç güvenlik paketine bak. 

Şu satırları bile, yurtdışında olmasaydım vpnsiz yazmayı düşünemezdim. Kac yabancının ilk 10 derdinden biridir vpn ile kendi hükümetini kandırmak, kac ulkede grafitilerle dns ayarlari paylaşılır?


Valinin savcı, hakimin istihbaratçı, polisin infazcı, cumhurbaskanının aslında başkan olduğu cennet vatan...

"Komşularla sıfır güven" politikasının başbakanlıkla ödüllendirildigi yalnız ve güzel ülkem...

Savcısız telefonu dinlenen, İnterneti gözlenen, gözaltina alinan, ayaküstü aranılan, ifade alma bahanesiyle hanesine tecavüz edilen, koruma adı altında karakol yerine dağın başına götürülen, kimyasal boyalar yardımıyla fişlenen, kameralar yardımıyla barışçıl gösterilerde bile suçu tasdiklenen, gazdan korunduğu için erteleme imkanı olmayan hapis cezasına çarptırılan insanların, ve buna alkış tutan domuzların beraber yasadığı bir garip hayvan çiftliği...

Kalıp "savasmak" isteyenler vardır. Bu paket geçmese dahi geçici zaferine sevinecek takatın olmaz, kimler geldi neler gececek daha. Tek yapabilecegin, "sokaga" çıkıp yasal mermilerle vurulacak bir vücut olmak. Belki de dogrusu budur, kahraman olursun. Belki de Napolyon gibi halkinin uzerine top saçmaları kusarak kaos merdivenini tirmanmaya baslayanların uzuuun "kahramanlik" öykülerinde bir figüran.  Tek bildiğim, benim maçamın sıkmadığı birşeyi kimseye tavsiye edemeyeceğim (gezi olaylari benzeri durumlarda, o atmosferin gazıyla canını hice saymanın hissiyatını bilmeme rağmen).

İlla bir şekilde yurtdışına kapağı atmak da çare değil, başarıya götürecek bir rotanız olmalı. Eger gidip ancak birinci nesil gariban göçmen hayatını yaşayacaksanız, Türkiyenin güzel köşelerinden birine yerleşmek ve zombi istilasini 7/24 yayınlayan televizyona hiç bakmadan, o güzelliğin tadını çıkarmak daha akıllıcadır.


Her ne olursa olsun, değerli olan şeyler evrensel ilkeler, birey ve ailedir. Birbiri uğruna feda edilecekler bunlardan ibaret. Millet çok sonra gelir. Ümmet zaten mümkünse hiç gelmesin. Devlet ise bir hictir. Devlet büyükleri, küçük insanlardır. Kollarının uzunluğu, silahlarının menzili, apoletlerinin ağırlığı, forslarındaki ok sayısı, koltuklarının konforu, saraylarının elektrik faturaları bu gerçeği saklayamaz. 

Bu küçük prenslerin, makam araçları Alman, takim elbiseleri İtalyan, saatleri İsviçreden, bandıraları Malta, çocuklarının okulu Amerikan olabilir, ama dillerindeki türküler hep binbir gece Türk-İslam masallarıdır. Bu masallarla büyüdüklerinden, bırak evrensel ilkeleri savunmayı, kendi çıkarını gözeten rasyonel bir primat gibi dahi davranayamayıp, kimlik-siyaseti yüzeyselliginde takılmış, tüketimle sınıf atladığını sanan, borç batağında, cinnetin eşiğinde, krizin gölgesinde bir grup sado-mazo seçmen...

 

Bunlar sizin kardeşleriniz mi, salt aynı coğrafyada doğmuş olduğunuz için? Hakkettikleri gibi yonetiliyorlar, diledikleri gibi sömürülüyorlar. Tam ayarında aç, tam ayarında sendikasız, tam ayarında eğitimsiz, tam ayarında işsizler. Borçla artan zenginlikleri birikemiyor, tam ayarında gelen yeni zamlar ve yeni vergiler sayesinde. Daha iyisini haketmiyorlar. Ve hiçbiri, kurtarılmayı veya aydınlatılmayı beklemiyor, Dünya ile bütünleşip hatalarıyla yüzleşmeyi istemiyor. Burası onların çöplüğü, gerçeklik çoğunlugun dediği, haklı güçlünün istediği. Kimseyi kurtaracak durumda değiliz, çünkü aydınlanması gereken biziz. İç güvenlik paketi aslında bizim yeniden eğitim paketimizdir.

Bir gram DNA'ya Dünyaları sığdırmak (Dünyalar = 455 Exabyte)

Bir gram DNA'ya Dünyaları sığdırmak (Dünyalar = 455 Exabyte)

Foton Kuşagı: Kimse aptallığımızın sınırını test etmeye kalkmasın

Foton Kuşagı: Kimse aptallığımızın sınırını test etmeye kalkmasın