Önce Odanızı Toplayın, Dünya'yı Sonra Düzeltirsiniz

Önce Odanızı Toplayın, Dünya'yı Sonra Düzeltirsiniz


Bir süredir, Jordan Peterson hakkında yazmamı isteyen emailler geliyor. Önce o benim hakkımda yazsın diye bekliyordum ama neyse, büyüklük bende kalsın. Kısa sürede çok meşhur olmuş bir psikolog kendisi. Biraz ifade özgürlüğü kahramanlığı, bir miktar feminizm ve kimlik siyaseti karşıtlığı, bir çay kaşığı kişisel gelişim, ve daha az bilinen tarafıyla da Jung ve Hrıstiyan mitlerinin çözümlemesi...

Peterson'ın meşhur olma sürecini ve tüm görüşlerini özetleyen -ve muhtemelen tembelliğimden dolayı hiç bitiremeyeceğim- uzun bir makale yerine, ara ara yazmaya karar verdim. İlk konu: odanızı toplamanın önemi.

Özellikle de büyük resmi görmeyi seven veya büyük sorunları çözmek isteyen bir aktivist iseniz.


Peterson'ın bu videodaki mantık akışı şöyle:

  1. Odanız, neredeyse tamamen sizin kontrolünüzde olan tek alan.

  2. O alanda düzen kuramayan biri, daha büyük sorunları nasıl çözecek?

  3. Burada "herkes kendi kapısının önünü süpürse, tüm sokak tertemiz olur" demiyor.

  4. Ama odanın hakimiyeti, bir nevi ehliyet: Büyük sorunlar hakkında aktivist olma ehliyeti.

  5. Çünkü oda düzenlemek sanıldığı kadar basit bir iş değil. Eforu geçtim, entelektüel olarak basit değil.

Şimdi bunları, özellikle de son maddeyi biraz açayım...

***

Oda Toplama ve Simya

Peterson konuya tabii ki bir Jung referansı ile başlıyor. Sanırım adam Jung'un gizli torunu olmalı, her satılan kitabından telif hakkı alıyor. Jung, Psikoloji ve Simya eserinde, maddenin değişimiyle simyacının iç dünyasının değişimi arasında bir bağ kurmuş. İlkel insanlar açısından nesne (altın) ile özne (simyacı) arasında pek fark olmadığından, insanlar iç değişimlerini simya ile sembolize etmişler.

Peterson da simya yerine odanın durumunu kullanıyor: Oda sizin ruh halinizi yansıtır ve onu değiştirirken siz de değişirsiniz.  

Bu Jung'un anlattığı kadar mistik bir durum değil aslında. İnsanın ruh hali ve davranışları, çevresine çok bağlı. Dik oturmak kadar basit bir şey bile, fizyolojik değişimlere yolaçıyor, sizi daha güvende hissettiriyor. Odanın düzenli olmasının buna benzer bir etkisi var. Kırık Camlar Teorisi'nin bir uzantısı adeta.

 

Akıllı Tasarım

Fakat asıl ilginç kısım, düzenli-düzensiz ikileminin ötesinde, tam nasıl bir düzen olacağına karar vermek. Yani odanın sizi doğru şekilde "yönlendirmesini" sağlamak. Bugün etrafınızı değiştirin ki, yarın o sizi değiştirsin.

Mesela bugünkü kıyafetim, en az %80 oranında gardrobumun organizasyonu tarafından belirlenmiştir. Yoksa gardrobumun önüne gelmeden önce aklımda bir kıyafet kombinasyonu yoktu. Masamın büyüklüğü, üstündekiler, aldığı ışık, sandalyemin boyu ve benzeri bir sürü faktör, o gün ne türde, ne kadar iş yapacağımı belirliyor. Küçücük buzdolabımın içindeki düzen bile, ne yiyeceğime etki ediyor.

Özgür irade dediğimiz şey, bize görünmeyen bir sürü faktörün toplamı. Ve çevremizin tasarımı epey büyük bir faktör. Zate o yüzden süpermarketlerin, AVM'lerin iç planları uzmanlara danışılarak yapılıyor. (Mesela şu makale gayet ilginç, IKEA'da alınan şeylerin %60'ının müşterilerin alışveriş listesinde olmadığından bahsediyor)

Bir IKEA kat planı ve müşterilerin hareketleri. Normal bir dükkanın aksine, burada hemen herkes aynı yönde, aynı yolu takip ediyor ve önündeki insanların neye ilgi gösterdiklerini görüyor. 

Bir IKEA kat planı ve müşterilerin hareketleri. Normal bir dükkanın aksine, burada hemen herkes aynı yönde, aynı yolu takip ediyor ve önündeki insanların neye ilgi gösterdiklerini görüyor. 

 

Amaç

Bir süpermarketin amacı belli. Peki sizin amacınız ne? Kendi alanınızı bilinçli biçimde tasarlamak için, önce amacımızı sorgulamamız lazım:

  1. Bugün eve gelince ne yapmak istedim?

  2. Peki ne yapmak istemeyelim?

Mobilyaların yerini değiştirirken, bir anda kişisel farkındalığa ve hayatımızın amacına geldik. Aslında, kötü bir oda düzeni kursanız bile, sırf bu soruları düşünmek insana katkı sağlıyor.

Infomercial versiyonu: "Kocam eve geldiğinde patates çuvalı gibi kanepeye yığılıp iki saat Facebook'ta zaman öldürüyordu. Jordan Peterson'ı dinledikten sonra kanepeyi yaktım, yerine piramit şeklinde bir yastık koydum. İlk gün şikayet etti, sonra matematiğe merak saldı ve bir ay içinde Fermat'ın Son Teoremi'ni çözdü"

 

Estetik Tasarım

İnsan salt fonksiyonel bir varlık değil, bir güzellik ihtiyacı var. İnsanı bırak bir sürü hayvanda bile var. Eş bulacağım diye iç mimarlıkta çığır açan şu kuş mesela. İnsanın farkı, bu güzelliği sırf kendisi için de yaratabilmesi. Odalar da salt fonksiyonel olmamalı, en başta size bir güzellik sunmalı.

Bunun için illa paraya gerek yok. Aşırı fakir olmadığınız sürece, zevk ile para elele giden şeyler değiller. "Bulduğu her boş yüzeyi altınla kaplamazsa ölecek" hastalığından muzdarip Arap zenginler bunun en bariz kanıtı.

Dünya'nın en pahalı gayrımenkul pazarı olan Hong Kong'daki o "mezar evlerde" en basit estetik bile bir lüks. Fakirlerin ve müptelaların yaşadığı bu evler, ayaklarını bile tam uzatamadığın kutulardan ibaret, tuvaletlerse ortak.

Dünya'nın en pahalı gayrımenkul pazarı olan Hong Kong'daki o "mezar evlerde" en basit estetik bile bir lüks. Fakirlerin ve müptelaların yaşadığı bu evler, ayaklarını bile tam uzatamadığın kutulardan ibaret, tuvaletlerse ortak.

 

İktidar Mücadelesi

Amaç, bilinçli tasarım, disiplin ve estetikten bahsettik. Son aşama da, bu değişimlere ailenizin veya ev arkadaşlarınızın göstereceği dirençle alakalı. 

Bazı psikologlar, düzenli bir evdeki dağınık çocuk odasının, ergenlik çağındaki çocuğun kendi alanını belirleme çabası olarak görüyorlar. Anne gelir "oğlum bu ne hal?" der, çocuk da "benim odam, istediğimi yaparım" diye diretir. Akşama baba bunu duyar ve "kirasını sen mi ödüyon pezevenk?" diye çocuğa vurur, çocuk ilerde psikopat olup 27 kişiyi öldürür, sonra filmi çekilir, Merly Streep filmde oynamamasına rağmen Oscar kazanır.

Peterson diyor ki, çocuk ters yöne hareket ettiği zaman da benzer bir dirençle karşılaşacaktır. Yani odasını biraz düzenleyince ebeveynler memnun olacaklar, ama bu disiplini uzun süre devam ettirir ve daha da ileri gidip odayı iyice kişiselleştirirce, bu sefer evin kalanına kıyasla daha iyi olacağı için ebeveynlerde bir komplekse yolaçacaktır. Etrafınızdakilerden çok farklı olursanız, sizi aşağı çekerler.

"Her ailede bu çatışma değişik boyutlarda oluyor ama her ailede mutlaka oluyor" diyor Peterson. Kendisi 20-30 sene klinik psikolojiyle uğraştığı için bunu araştırmalarla desteklemiştir muhtemelen.

Dolayısıyla, insanın kendisini geliştirmesinin önemli bir aşaması, etrafındakilerin, özellikle de en yakınlarının tepkileriyle barışçıl biçimde başedebilmesini öğrenmek. Onlardan kopmadan, kendi bireyselliğini kazanabilmek. Bunlar edinmesi kolay beceriler değil.

 

Sonuç 

Basit görünen bazı işlerin aslında zor olması ve insanı zamanla geliştirmesi gayet ilginç geliyor bana. Herkesin, özellikle de Dünya'dan haberi olmamasına rağmen onu kurtarabileceğini sanan ve onu bunu faşist ilan eden aktivistlerin hakikaten böyle bir "eğitimden" geçmeleri şart. 

Fakat Peterson'ın çoğu düşüncesi gibi, bu da ideolojik sebeplerden ötürü fazla yaygınlaştı. Yani kampüs aktivizminden veya genel olarak sol cenahtan nefret edenler tarafından bir bahane olarak kullanılması kaçınılmaz. Bir süre sonra, karşındaki insanların gerçekten de sorumluluk sahibi olup olmadıklarını umursamadan, sırf karşıt fikirdeler diye onları böyle aşağılamak çok çekici olacaktır.

Peterson'ın diğer fikirlerinde de benzer bir durum sözkonusu, bilahare değiniriz. Şimdilik fazla kafanızı yormayın, gidin odanızı toplayın ama düşünerek, bir amaç doğrultusunda toplayın. Sonra gelin benimkine de bir el atın.

 

Kaç Ülkeye Gittiyseniz Gittiniz

Kaç Ülkeye Gittiyseniz Gittiniz

War of the Worlds: Emperyalizm ve İstila Literatürü

War of the Worlds: Emperyalizm ve İstila Literatürü